Kiminin bir diğer eli, kiminin dostu, kiminin hobi kaynağı, kiminin ise can kurtaranı... Onun adı teknoloji. Hayatımızın artık baş köşesinde yer alan bu unsur vazgeçilmez bir parçamız oldu. Bu yazımda sizlere teknolojinin hayatımıza nasıl bir etkisinin olduğunu anlatacağım. Teknoloji, bilimsel bilgiyi günlük yaşantımızda insanlara yarar sağlamak için kullanmaktır. Teknolojinin bu tanımına göre teknolojinin asıl amacının insanlara yarar sağlamak olduğunu fark edebilirsiniz. Bu yararlar insanların yapılan ve geliştirilen iletişim araçlarıyla birbirleriyle iletişime geçmesi, televizyonlar ve sosyal medya aracılığıyla insanların dünyadan haberdar olması, web siteleri ve internet kaynaklarıyla kolayca bilgiye ulaşabilmesi, sağlık sistemi için yapılan teknolojik cihazlarla hastalıkların kolayca tedavi edilmesi, geliştirilen ev cihazları ile hayatın kolaylaşması ve bunun gibi birçok teknolojik gelişme ile Teknolojinin günlük yaşantımıza olan yararlarını görmekteyiz. Bunca yararı olan bir şeyin kötü olmasını bekleyemeyiz değil mi? Elbette bu düşünce yanlış olur. Çünkü günlük hayatımızda teknolojinin gelişmesinin dünyaya gittikçe zarar verdiğinin farkındayız. Sizlere tüm teknolojinin zararlarından bahsetmeyeceğim çünkü bu sayfalar alır. Sizlere çocukları evlere kapatan, aileleri birbirinden uzaklaştıran, sosyalleşmeyi engelleyen akıllı telefonlar, bilgisayar(!)ların zararlarından bahsedeceğim.

     Teknoloji ve iletişim: İlk telefon 1876 yılında Grambell tarafından icat edildikten yıllar sonra insanların birbiriyle iletişime geçmesi, uzaktaki insanlara rahatça ulaşabilmesi kolaylaştı. Kablolu telefonların cep telefonlarına dönüşmesiyle birlikte de her yerde insanlara ulaşabilmek mümkün kılındı. Bu sayede artık insanların bir haberi ulaştırabilmek için kilometrelerce yol gitmesine gerek kalmadı. Görüntülü sohbetlerin yapılabilmesi, insanların birbirlerini özlediğinde canlı bir şekilde cihazlar aracılığıyla rahatça konuşabilmesi, çeşitli uygulamalar sayesinde öğretmenlerin öğrencilere ders anlatabilmesi, televizyonların artması sayesinde de insanların dünyadan bihaber kalmaması ve hayatta neler döndüğünü rahatça öğrenebilmesi sağlandı. Sosyal medya konusuna girmeye bile gerek yok. Çünkü sosyal medyanın hayatımıza kattığı yeniliklerin hepiniz farkındasınızdır. Peki iletişime bunca yararı olan teknolojinin bunca zararı nerden geldi şimdi bunu anlatalım.

      Güzel bir söz vardır. Azı karar çoğu zarar... Bu sözden de anlaşılacağı gibi teknolojiyi ne zaman abartılı derecede kullanmaya başlasak hayatımıza yapmış olduğu zararı arttırırız. Şu şekilde düşünelim: Bir çocuğun tüm gününü bilgisayar başında geçirdiğini, sosyal hayattan uzak olduğunu, sadece online arkadaşlıklar kurduğunu ve bu çocuğun ileriki hayatında, hayata atılması gerektiğini farz edelim. Böyle bir çocuk için geçmişte karşılaşmayıp büyüdüğünde karşılaştığı dış dünya ona yabancı gelmeye başlayacaktır, topluma, bu hayata alışamayacaktır ve toplumdan daha da uzaklaşacaktır. Ebeveynler çocuklarının dış dünyaya açılmasını beklerken daha da uzaklaştığını fark edeceklerdir. Bunun için arayışlara girecekler, çocuklarını dışarıya çıkması için zorlayacaklar, çocuklara yanlarında dışarıya gelmesi için ısrar edecek ve çocuklarını boğacaklardır. Veya çocuklarına psikolojik destek alması için baskı uygulayacaklar ve yine çocuklarını sıkmış olacaklardır. Böylece ebeveynler çocuklarını kendilerinden de uzaklaştırmış olacaklardır. Şimdide bu örneğin tam tersini düşünelim. Günlük hayatta yeni yeni ortaya çıkmaya başlayan; ebeveynlerin küçük çocukları ile ilgilenmek yerine teknolojik cihazlara odaklanması, bunlardan kopamaması, çocukların gelişimine olumsuz katkı sağlamakta, çocuklar muhtaç olduğu ilgiyi alamamakta, sevgiden yoksun kalmakta ve böylece mutsuz, topluma uyumsuz ve ilişkileri kötü olan yetersiz çocuklar yetişmektedir(yetişememektedir). Bunu sizlere gerçek bir örnekle anlatmak isterim. Yakın bir arkadaşım ile yan yanaydık. Kendisi telefonundan online ve konuşmalı bir oyun oynuyordu. Birlikte oynadığı kişiler evli ve çocuk sahibi kişilerdi. Bunlar karşılıklı oynar iken karşıdaki kişinin küçük çocuğu ağlamaya başladı ve yemek yemek istediğini söyledi. Bende içimden şimdi kalkar gider ve yemeğini verir diye düşündüm fakat kesintisiz 10 dk. boyunca çocuk ağladı ve ebeveyni ona kızdı, gitmesini istedi. Ben kendim hayretler içinde kalmıştım. Küçücük bir çocuk ağlıyor ve onunla ilgilenmek yerine oyuna devam eden bir kişi ile arkadaşım karşı karşıyaydı. Bu duruma üzülmüştüm ve dış çevremdeki kişilerinde bu tarz insanlarla karşılaştığını duyuyordum. Elbette her oyun oynayan ebeveyn bu şekilde değil fakat bu örnekler azımsanmayacak kadar hayatımıza yerleşmişler. Şimdi bu örnekler sizlere abartılı birer örnekmiş gibi gelebilir. Fakat dünyamızda bu tarz aile ilişkilerine çok fazla denk gelmekteyiz bu durumun gitgide arttığını ve toplumun aile bağlarının zayıfladığını üzülerek görmekteyiz. Aile ilişkililerine bu şekilde yansıyan teknolojinin arkadaşlık ilişkilerinde ne şekilde yansıyacağını anlayabiliriz. Daha önce dediğim gibi çocukların veya biz gençlerin kurmuş olduğu online ilişkiler, arkadaşlıklar, tensel temas gerçekleşmemiş dostlukların sağlam temeller üzerine kurulmadığını bilmekte ve görmekteyiz. Bu yarım kurulan ilişkilerinde kaybolup ileride ortadan kalkabileceğini, kişilerin birbirini kolayca unutabileceğini bilebiliriz ve hatta bu tarz ilişkileri sizlerde yaşamışsınızdır.

Değerli okuyucular teknolojinin bu alanda yapmış olduğu katkının(!) da farkına varmaktayız. Burada sizlere teknolojiden uzak durun demiyorum fakat çocuklarınıza, kardeşlerinize hatta arkadaşlarınıza teknolojiyi gerektiği kadar kullanmaları hakkında tavsiye vermenizi ve bu konuda farkındalık kazandırmanızı istiyorum. Elimizden geldiğince ilişkilerimizi yüz yüze gerçekleştirmeye (Pandemi zamanları dışında), gerçek dostluklar ve arkadaşlıklar kurmaya, iletişimi doğru bir şekilde gerçekleştirmeye özen göstermeliyiz değerli okuyucular.

Bir sonraki yazımızda görüşmek üzere