Bir okurun isteği üzerine bu yazımda insanlıktan bahsedeceğim. 

    Değerli okuyucular, iki çeşit insanlık vardır:  İlki sözlük anlamı topluluk olan, "bir arada bulunan insanlar topluluğu" anlamına gelen insanlık terimi iken, ikincisi "her bir insanın ve toplumun imkânı el verdiğince vicdani bir yaklaşımla yerine getirmesi gereken sorumluluklardır". Sizlere burada ikinci insanlıktan bahsedeceğim. İnsanlık; toplumu yöneten kişiler ve toplumu oluşturan her bir bireyin çevresindeki insanlara sahip çıkması, bulunduğu yaşam alanını koruması ve geliştirmesi, dünya barışının ve huzurunun sağlanması, kaynakların korunması ve insanlığa saygı duymasıdır. Bir toplumun korunması ve dünya üzerinde barışın ve huzurun hakim olabilmesi için her bir bireye düşen bu görevlerin yerine getirilmesi oldukça önemlidir. Fakat sizlerin de farkettiği üzere yıllardan yıllara insanlık ölmekte ve bu konunun bahsi gittikçe azalmaktadır. Benim sizlere günümüzdeki insanlıktan bahsedebilmem için sizlere şu soruları sormam gerekmektedir:

    Gerçekten yaşadığımız şu dönemde insanlıktan bahsedebilir miyiz? Hâlâ dünyanın bir yerlerinde insanlar savaş nedeniyle ölüyorken ve yaralanıyorken insanlıktan bahsedebilir miyiz? Birileri açlıktan ölürken ve hastalanırken diğerlerinin onlara el uzatmadığı bir dönemde insanlıktan bahsedebilir miyiz? Bir yerde değil birçok yerde kadınlar öldürülürken, çocuklar zarar görürken, bebekler çöp konteynırlarında ölü bulunurken insanlıktan bahsedebilir miyiz değerli okuyucular? Durun daha bitmedi. Kendimize sormaya devam edelim. Hayvanların yaşadığı ormanlar tahrip edilirken, bina yapmak için ağaçlar kesilirken, dünyayı ellerimizle yok ediyorken bizler insanlıktan bahsedebilir miyiz? Öncelikle insanlıktan bahsetmek istiyorsak insanca davranışlar sergilemeli ve diğer insanlara örnek bir "İNSAN" olduğumuzu göstermeliyiz.

    Yaşadığımız bu dönemde insanca olmayan davranışlardan, davranışlarımızdan dolayı bizler, insanlık duygusuna sahip olan kişiler, insanlıktan- insanlığımızdan utanmakta, toplumdan daha da uzaklaşmakta; insanca davranış sergilemekten korkmaktayız. Fakat korkarak bu süreci daha da kötüye götüreceğimizin farkına varmalı birey olarak üzerimize düşeni yapmalıyız. Ne zaman elimizde bir çöp bulunsa bunu uygun kutuya atmalı, çevreye zarar veren bir birey gördüğümüzde uyarmalı, şiddet veya herhangi bir kavga gördüğümüzde "bana dokunmayan yılan bin yaşasın" demek yerine ayırmalı ve aç olan bir insanla karşılaştığımızda karnını doyurmalıyız. "Benim yapacağım şeylerin insanlığa ne gibi katkısı olabilir ki?" ya da "Dünya benimle mi düzelecek?" tarzında sorularla kendi aklınızı karıştırabilirsiniz. Fakat sorduğumuz bu soruların insanlığa, dünyaya hiçbir faydası olmadığını, hatta bizleri daha da bencil, umursamaz ve vurdumduymaz yaptığını farketmeliyiz. Her ne kadar dünyayı elinde tutan küreselciler ve toplumu yöneten kişiler dünyayı ve ülkeleri kendi istedikleri gibi yönetseler de, insanlık için yapacağımız çabalara karşı çıksalar da bizler kendi yaşadığımız dünyayı korumalı, insanlık için çabalamalıyız. İnsanlık bizlerin kanayan yarası, bu yaranın daha fazla kanamaması için toplumun değerlerini korumalı ve gelecek nesile örnek olmalıyız. 

    Aslında bunca yazıyı Robin Sharma'nın sözleriyle özetleyebiliriz:" İnsanlık çok ilerledi, artık görünmüyor...". İnsanlık giderek ilerlerken ve kaybolurken bizlerin bu konuya dikkat vermesi gerekmektedir. Kaybolan insanlığı tekrar bulmalı ve ipleri elimize almalıyız değerli okuyucular. 

Bir sonraki yazıda görüşmek üzere, insancıl kalın...